08 Ekim, 2012

Erkenden hastanedeyiz.
Saat 11.00 de büyük an.
Hem doğum yapacak hem tümör ameliyatı olacağım aynı anda.
Aile büyükleri, kardeşlerim hep hastanede.
Odamıza çıkıyoruz.Kemoterapiyi de aynı hastanede aldığımız için tanıdık bir kadro "merhaba"diyor.
Operasyon bir hayli sıkıntılı geçeceği için sonrasında(inşallah tabii) dinlenebilmem için geçişli bir oda seçmiş eşim,çok sevindim buna.Dinlendiğim oda, ziyaretçi ve refakatçi grubundan izole, hatta şimdi bile azıcık yalnız kalsam iyi olacak ama olmuyor. Oysa yalnız kalıp dua etmek istiyorum.
Her neyse.
Geceden beri birşey yemem yasak, eşim sigaraya inip geliyor, 2 anne fısıldayarak birşeyler konuşuyorlar, endişeliler farkındayım ama yapabileceğim birşey yok, kurgu benim dışımda işliyor ve bu sefer piyon benim.

Hemşire geliyor."hazırlayalım mı sizi, oğlunuz sizi sabırsızlıkla bekliyordur"diyor, gülümsüyorum.Yuvarlak yüzlü, sakin bir kız, mütebessim bir ifadesi var her daim, pozitif enerji verenlerdendir, severim böylelerini:) Şikayet eden ama sürekli şikayet eden insanlar enerjimi alıyorlar sanki, sürekli konuşuyor konuşuyor ve bu iç karartıcı sürecin sonunda da bir şekilde kendilerine benzetmiş oluyorlar beni.Onlar evimden çıkıp gittiğinde geride resmen adımımı atsam beni içine çekecek koca bir kara delik kalıyor, elimden geldiğince uzak duruyorum bu tiplerden ama her zaman olamıyor tabii.

"hazırlanalım bakalım"diyorum gülerek.Makyaj ve parfüm yok.Üzerimde geniş bir penye tişört ve eşofman var, hazırlanmam kolay oluyor.En sevmediğim kısım ise bone kısmı, kayıp duruyor, takmıyorum, ameliyathaneye girince takarım diyerek.

İzmir'den amcam da gelmiş, şimdi kapı aralığından görüyorum, çok seviniyorum, çocukluğumun amcası.Onu görünce yeniden çocuk hissettim kendimi ne tuhaf..

Refakatçi odası çok kalabalık, kimler var bilmiyorum ama sürekli bir trafik var duyuyorum.

Kapı aralığından annem sesleniyor, arkadaşların geldi diye. Hemşirenin yüzü ekşiyor disiplinle;"çok az zamanımız var, ameliyathaneyi bekletemeyiz "diyor."tamam uzun sürmez" diyerek çıkıyorum.

Bütün daire gelmiş.Birkaç nöbetçi bırakmışlar sadece.Onları görünce çok mutlu oluyorum ama onlar şaşkın ve üzgünler gülümseseler de.Ellerimde ateller, şişmiş de şişmiş bir ben, dökülmüş saçlarım, eh pek de içaçı bulmadılar sanırım beni, "N'apabilirim Çağla Şıkel miyim ben sizi ipek saten karışımı lohusa pijamamla karşılayayım, malzeme bu"diyorum. Gülüyorlar. Hemşire ensemde"hadi"deyip duruyor.
Geldikleri için teşekkür ediyorum.Odanın her yeri ama her yeri çiçek dolu, hem bilmeyenlerin bebeğin doğumu için gönderdikleri hem de bilenlerin ameliyatım için gönderdikleri, yasemin kokusu var odada,içime çekiyorum.

Doktor geliyor,şaşkın."size 2 odada yetmemiş bakıyorum "diyor.Çiçekleri hastanın yattığı odaya almayın sakın "diyor, "oksijen lazım ona"
"sevdiklerinizle vedalaşın gitmeliyiz"diyor.
Arkadaşlarıma sadece "hoşçakalın "diyebiliyorum ve amcama "hoşgeldin"

Sedyeye alıyorlar hemen.
Üzerime örten hemşire "üşürseniz söyleyin "diyor.Gözlerimi açıp kapıyorum sadece.
Odaya el sallıyorum giderken.Hepsini aynı anda görebiliyorum, ağlayanları, el sallayanları.

Asansöre hep birlikte biniyoruz. Doktor Ağabeyim, eşim, 2 anne .
Ameliyat katına indiğimizde "vedalaşma zamanı "diyor hemşire.
Annelerime "üzülmeyin birazdan yanınızdayım "diyorum gülerek.
Ağabeyim az uzakta.
Kocam eğiliyor "seni çok seviyorum "diyor.
"herşey için teşekkür ederim sana.Beni sevdiğin için, hep yanımda olduğun için..Bana birşey olursa oğlum sana emanet.Onu çok sev, benim yerime de iki kişilik sev "diyorum. Kıpkırmızı gözleriyle sus işareti yapıyor.Hemşire yine "gidelim mi"diyor.Ya bir sus kadın, sağ çıkıp çıkmayacağımı bile bilmediğim ve bebeğimin alınıp bir havle yoğun bakıma yetiştireleceği bir amliyata giriyorum ve kocamla vedalaşıyorum bir sus Allahaşkına! Kadına nasıl baktıysam "tamam "diyor.
Elimi öpüyor kocam "sizi  burada bekleyeceğim "diyor.

Gidiyoruz.
El sallıyorum onlara tersten, göremiyorum onları bu açıdan.
Kapı kapanıyor.
Her zamanki gibi buz gibi ameliyathane.
Herkes hazır.
Koluma ilaç verecekler , her zamanki seramoniyle girmeye çalışıyorlar uzun uzun, kemoterapiler sonrası damarlarım ortadan kayboldu çünkü.
Anestezist gelip kendini tanıtıyor,"şimdi ilacı veriyorum, uyuyacaksınız,kendinizi rahat bırakın "diyor.
Hafif bir acı hissediyorum kolumda, uykum geliyor,oğluma gidiyorum...

01 Ekim, 2012

Umut geliyor yarın.
Sabah erkenden hastanede olacağız, tahliller vs.
Elimdeki atellerden kurtulacağım Allah'ım, ne büyük mutluluk.Günlerdir evde,işte, her yerde boksörler gibi geziyorum, zaten hem hamile hem kel olarak yeterince komik ve dikkat çekiciyken bir de ateller tadından yenmez duruma getirdi mevzuyu.

Aslında erkenden uyumam gerekiyor,normali o değil mi? Zerre uykum yok, gerçi sanki hayatımda herşey "normal"miş gibi bu neden anormal geliyor bana o da ayrı.Literatürde binde bir karşılaşılan bir durumun tam ortasındayken, normali tartışmak zıcık aykırı oldu şu an yaşananlara.

Neyse, bir şekilde azıcık uyumalıyım, yarın güç bir sınav var.
Yakışıklı canavarımı alıp içeri verdikten sonra bana girişecekler, iç organlarımın hatırı sayılır bir bölümünü alıp, paketleyecekler beni.
Ölmek istemiyorum, umarım herşey yolunda gider...
Henüz öpemediğim, koklayamadığım hatta hiç göremediğim  bir bebeğim varken bir yerlerde,ölmek istemiyorum.
Bildiğim bütün duaları okudum bu gece.
Bilmediklerimi de içimden geldiği gibi okudum, ne söylemek, ne dilemek istiyorsam öyle.
Dünyanın en iyi kocası ve hayatımın kahramanı olan kocam ve cengaver oğlumla biraz zamanım olsun istiyorum, duaların kabul edildiği bir zamana gelmiştir umarım..

Herşey yolunda giderse ve biz hayata yeniden tutunabilirsek yarın bu saatlerde onu görmüş olacağım.
Dün gece ruyamda gördüm Umut'u, doğmamış çocuğunu da ruyasında görebiliyormuş insan demek ki.
Çok yorgun görünüyordu,içimde bir yerlerde bir duvara yaslanmış önüne bakıyordu sadece.Seslendim birkaç kez duymadı, en son seslenişimde kaldırıp kafasını baktı ve elini uzattı, sol elini,minicik elini,tutmak istedim uzandım, birden ayağımın altından kaydı yer, bir kapak açılmış da içine düşmüşüm gibi düştüm bir yerlere.Ağladığını duydum düştüğüm yerden, ağlayarak uyandım.

Ruyaların tersi çıkar derler ya, bunu düşünüp mutlu oluyorum önce, sonra hamileyken o lanet tümörü de oluşturup bebekten daha fazla büyütebilme başarısı gösteren ben için, ruyanın olacağı tutar diye endişelenmiyor da değilim.
Güzel düşünüp güzel şeyleri çağırmalı şimdi.Tüm ihtimaller evren ötesine gönderilmeli.Tek ihtimal var, içeri gireceğim,koluma ilacı verecekler, hemen uyuyacağım, gözümü açacağım ve minik ve yakışıklı bir melek kucağımda uyuyor olacak.

Şimdi azıcık uyuyalım canım yavrum, yarın güçlü olmalı annen,ilk karşılaşmamızda seni sımsıkı saracak gücüm olmalı.
Ölüm benden uzak dur yarın.
Şimdi değil....