27 Aralık, 2012

Deli saçması kişisel yazılarıma devam edecek olmakla birlikte epeydir ihmal ettiğim ve bir türlü yazmaya başlayamadığım yeni  bloguma da merhaba demeliyim artık.
2004 ten beri uğraştığım ve kendimce nacizane birşeyler öğrendiğim craft çalışmalarımı en kısa sürede fotoğraflamak istiyorum. Hem memuriyet, hem hobilerim, hem oğlum, hem kurslar derken craft çalışmalarımı fotoğraflayıp bloglamak hep üşendiğim birşey olmuştu ama artık teknolojiye acıcık ucundan dokunmak zamanı:)

Evin bir bölümü atölye halinde 2 yıldır ve yaklaşık 9 yıldır sürekli çizdiğim, boyadığım, kestiğim, yapıştırdığım halde önceleri nasıl olup da bıkmadığımı anlamadığım bu renkli dünyanın içine zamanla, yaptıklarımı öğrenmek isteyenler de katıldıkça , renkler ve kokular bana yeni yeni arkadaşlar getirdikçe, bilakis bıkmak yerine daha çok sevdim işimi...

Kolları sıvayıp fotoğraf çekmek lazım şimdi, yeni yılda yeni bir blog,oleeeeey:)

26 Aralık, 2012

Sağlık sorunlarım sebebi ile, blog paylaşımıma geçici bir süre ile ara veriyorum.
Herşey,tüm tahliller vs umduğum gibi çıkar ve Tanrı bana yardım eder de sapasağlam olduğumu ,bu illeti tamamen yendiğimin haberini doktorumdan aldığım gün, yeniden koşa koşa burada olacağım:)
Şimdiye kadar ki yolculuğumda benimle olduğunuz için teşekkür ederim:)
Yakında, sağlıkla görüşmek dileğiyle:)
Sizleri seviyorum..

20 Aralık, 2012

Koltukta uyuyakalmayı beceremeyenlerdenim ben, uyumak fiili dediğin yatakta olur, koltukta uyunmaz değil mİ? Bunu büyük bir başarı ve 5 saniye içerisinde gerçekleştirmeyi başaran kocama hep özenmişimdir, kafasını arkaya dayaması ile uyuması bir olan bu adamın her daim yorgun olduğunu bildiğim için onu anlıyorum ve özeniyorum da ama ı ıh, ben uyuyamıyorum..

Yapacak birşeyim olmasa da gidip odamda uyuyorum,uyuyordum daha doğrusu ta ki bugüne kadar..
Bugün nasıl geçiş yaptığımı bilmeden, gözlerimi televizyona dikip yosunların faydasını anlatanın neden bir sosyolog olduğunu ve bu faydaları büyük bir tıbbi deneyi izler gibi ciddiyetle dinleyen teyzelerin sadece 3 saniye sonra bir türkücüyle nasıl tey tey halaya durabildiklerini şaşkınlıkla izlediğimi hatırlıyorum en son.Ekrana baka baka uyumuşum resmen.
Sadece uyumakla kalmayıp kısa metrajlı bir film kıvamında bir de ruya gördüm üstelik.Genelde gördüğü rüyaları hatırlamamaktan şikayet eden ben, kaçırdığım kısımlar hariç bayağı bayağı film izledim bir yandan. Ne gördüğümü anlatmıyorum zira çok etkilendim gördüklerimden ve "salih insanlara anlatmam gerektiğini "unutmadan sanal ortama ferah ferah saçmak istemiyorum ama en kısa sürede bir rüya yorumu sitesini de ziyaret edeceğim..Neyse,başkası için minicik benim için oldukça kayda değer bir durum bu, demek ki neymiş, çok yorulmuşum, demek ki neymiş artık eskisi kadar genç değilim.

Ya uykum, ruyam neyse de o yosun sever sosyolog neydi öyle ya, ya teyzeler? Her biri bir Anadolu Ateşi Grubu dansçısı gibi oynadılar da oynadılar, hele oynamadan 2 dakika önce çocuk yetiştirmek konusunda bütün ünlü psikologlara taş çıkartırcasına ahkam kesen teyzenin beline şıkırtılı bir şal bağlayıp gerdan kırması.."Tamamdır" dedim "olmuş bu", demek ki ben bunu yapamıyorum, o gün bir konuda ahkam kestiysem o gün öyle geçip gidiyor, bundan sonra her yazımın arkasından kalkıp bir de oynasam daha mutlu, daha normal olacağım belki de.Alışveriş listesi bir; şıkırdaklı örtü alınacak bele bağlamak için.
Rüyamın yorumuna bakayım gece yazarım yine, başıma talih kuşumu konuyor yoksa maşallah dediler de sabaha mı çıkmıyorum, bir öğrenip geleyim, kelimeler beklesin beni.

04 Aralık, 2012

Umut kreşe başladı.
O kadar çok kreş aradık ki bu kadar zor olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi ama henüz bezi bırakmadığı için o yaş grubunda eve de yakın bir yer bulmak aylar aldı.
Nihayet onu , zaman zaman içine birşey kaçtığını düşündüğüm oğlumu kabul eden bir kreş bulduk, onun yaşında 1 çocuk daha var diğerleri ay farklarıyla onlardan büyük, çok genç çok da şeker bir öğretmeni var.,lk günlerde gitmemek konusunda her sabah dram yüklü bir seramoni yaşadık ama şimdi çok şükür koşa koşa gidiyor, ağlayarak göndermektense böyle severek gitmesi beni de mutlu ediyor tabii.
Şimdilerde okullarda kıyafet serbestisi tartışması yaşanıyor ve henüz bize uzak olmasına rağmen ben de bu uygulamaya çok ama çok karşı olanlardanım, kreşe giderken bile ne giydireceğinizi, ne göze batmasını ne ezilmesini istemeyeceğiniz bir dengeyi tutturmak şimdi bile çok zorken o zaman ne yapılır inanın hiç bilmiyorum.

Facebook'ta ve diğer pek çok sosyal paylaşım alanında okuduğum yorumların çoğu da bu yönde ama halkının karşı olduğu uygulamalarda diretmeye ve uygulamaya koymaya iktidar deniyor sanırım.Ota b.ka referandum/anket yapmaya meraklıyız da bu konuda neden yapılmıyor uygulamaya konmadan önce bilmiyorum, yakında kefende de serbesti gelir böylece öbür tarafa giderken de aramızdaki sınıf farklarıyla gideriz tam olur, bir orda bir de önlüklerimizle nisbeten eşit oluyorduk, o da değişsin. Fakir fakirliğini bilsin zaten, zengin zenginliğini, Bakanın bugün dediği gibi gerçi "zenginle yoksul aynı okula gitmiyor ki zaten !" Haklı! Diyorum ya fakir bilsin fakirliğini, ne işi var zenginin gittiği okulda, giysin eski püskülerini gitsin işte. Beyaz Showa çıkan ve "ayakkabımın altı delik biliyorum, arkadaşımın çok güzel çizmeleri var , ben de çok beğeniyorum, öyle çizmelerim olsun istiyorum ama babam inşaatta çalışıyor bana alamıyor ki "diyen güzel kızımız Gizem geliyor aklıma, çocuk yüreğiyle o çizmeleri kimbilir kaç kere gördü rüyasında, üstelik o okul nisbeten aynı gelir düzeyindeki öğrencilerin gittiği sıradan bir devlet okuluydu ve onların arasında bile bu yaşanırken, olabilecek diğer olayları düşünemiyorum bile.Gizem yoksul evinin yoksul sobasından çıkan en az onlar kadar yoksul dumanla zehirlenerek öldü, bir o çizmeleri aldı mı ona bilmiyorum ama umarım cennette çok mutludur, O melek oldu ama  altı delik ayakkabıları dünyada ondan hatıra kaldı.
Üstelik çocuklar o kadar minik ayrıntıları yüreklerinde büyütüp farkında olmadıkları ve sonra da silinmesi oldukça güç olacak derin çizgilerle kazıyorlarki yumrukları kadar olan kalplerine, büyüdüklerinde trilyonları bile olsa o para, o güç onaramıyor o yaranın izini.

Netice itibariyle okulda kıyafet serbestisine hayır! Anne olarak, insan olarak hayır!
Tek tip giyinmesinler peki ama o zaman kıyafet için bir bütçe tanısın devlet, yada devlet versin kıyafetlerini, her gün farklı farklı ama aynı kalitedeki bu kıyafetleri giyerek gitsinler okula, öyle ya.
Gerçi bunun da kötü tarafı , ilkokullara süt dağıttıklarına yetkili ağızdan yapılan açıklamada "bazı çocuklarımız sütü ilk kez içtikleri için rahatsızlandılar "dediği gibi yeni ve güzel kıyafetler giyince de rahatsızlanabilir yurdumun bazı güzel çocukları.

Velhasıl oğlum kreşe başladı.
Şimdiden dert oldu okul hayatı içime büyüdükçe ne olacak bilmem,.
Neyse, gidip azıcık yürüyeyim yağmurda, yağmurun altında herkes eşit,herkese eşit yağmur damlası düşüyor değil mi? O da mı öyle değil yoksa..