13 Ekim, 2015

Pazı sarması ve pazı saplarından döğmeli çorba

Karı koca içimizde bir yerlerde göçmen bir ruh taşıdığımızdan olsa gerek , memnun olmadığımız bir evden/ semtten çok da düşünmeden kaçıp uzaklaşabiliyoruz:) 
Eylül göçmen kuşların zamanıdır malum deyip Eylül ayında yeni bir eve taşındık ve semt değiştirdik yine.Yine diyorum çünkü geçen Eylül'de de ev değiştirmiştik ama lokasyonu eşimi ihya etse de ben çok izole yaşamayı sevmediğim için karar vermem ve dahi ikna etmem üzerine bu Eylülü de taşınmak konusunda es geçmedik:)
Taşınmak benim tarafımdan pratiğe bağlandığı için beni çok da yormayan bir durum haline geldiği ve her taşınmada ev yeniden bir elden geçtiği için kendimi iyi hissediyorum yine, sonbahar başlangıcında.
Kendi evimizi de kiraya verdik bu arada, taşınırken bir yandan da oranın düzenlenmesi işleriyle uğraştım, kendi evimi düzenlemekten daha güç olduğu bir gerçek bu ev kiraya vermek , biz ailecek bi sorunsuz bi sorunsuz kiracılarız ki sormayın gitsin ama millet ev tutarken istemediği bir tapu kaldı valla:)
Umut paşa'yı da yeni okuluna verdik, hazırlık okuyacak bu sene, 6 yaş sınıfı çok kalabalık değil ve öğretmenini de çok sevdi şimdiden. İlköğretime de aynı okulda devam eder diye düşünüyoruz şimdilik e tabii bu gelecek Eylülde taşınmayabiliriz de demek oluyor :) Yeni evi ve semti çok sevdiğim için, sanırım kalırız biraz daha  burada.

Her neyse, bu koşturmada kilo almamaya ve aylarca verdiğim emeğin boşa gitmemesine de çok özen gösterdim, bugün de kendime pazı sarması ve pazı yapraklarının köklerinden hazırladığım bir çorba yaptım.
Semt pazarı eve yakın ve her hafta az birşey de alacak olsam taze taze almak için mutlaka uğruyorum bu hafta bağı 1 tl den bulduğum pazıları bulunca dayanamadım:)
2 ,5 kişi olunca fazla fazla almanın bir anlamı olmuyor sebze ve meyveyi zira bazen biz daha onları bitiremeden geliyor pazar vakti, o nedenle az az ama taze taze almayı tercih ettiğim için çok seviyorum pazara gitmeyi. Gerçi pazarı gezmeyi hep bi sevmişimdir ama nedeni alt benliğimin nerelerinde yatıyordur bilemiyorum:)
Pazılarıma gelince;


Yapraklarından zeytinyağlı sarma yaptım.
Bilindik, çok da farklı olmayan bir tarifle; 
1 su bardağı pirinç, rendelenmiş 1 kuru soğan, 1 yemek kaşığı domates salçası, 1 yemek kaşığı acısız biber salçası, 3-4 diş sarımsak, göz kararı tuz, karabiber, zeytinyağı, biraz kimyon, yenibahar ve nane kattım harcına. 
Zeytinyağlıları hazırlarken uyguladığımız klasik yöntemle;  malzemeleri karıştırıp bir çay bardağı su ile tavada hafifçe de yumuşattım. 
Yıkayıp süzdüğüm pazı yapraklarını bir tencerede kaynayan suya 4-5 adet olarak attım ve 1-2 dakika kaynatarak yumuşattım, çok yumuşatmayın zira zaten çabuk pişiyor ve çok yumuşarsa sarılırken yırtılabiliyor. Harç yumuşayınca da sarmaya başladım.



Tencerenin altına, haşlarken zarar gören yada yırtık olan yapraklardan sererseniz hem yanmayı önler hem de daha lezzetli olmasını sağlarsınız. Evde varsa üzerine dolma taşı koyabilir yada porselen bir tabak kapatabilirsiniz ki dağılmasın. Çok kısa sürede pişiyor ve hem normal menülerinizde hem de benim gibi diyet menülerinizde kullanabilirsiniz.




Çorba için de; Yarım bardak mercimeği yıkayıp süzdüm.
Yemekler için hazır olması adına haşlayıp dondurucuda tuttuğum 1 su bardağı dövme( yarma da denen buğday) ve küp küp doğradığım pazı saplarını ekleyip kaynattım.
Dövme ve pazı köklerini eklemeden önce mercimeği sararacak kadar 5 dakika civarı kaynatmanızı öneriyorum.
Pazı sapları yumuşadığında altını kapatıp üzerine tuz, yağda kızdırılmış nane ve limon suyu ekledim, ılık yada sıcak tüketmek için mükemmel...Çorba pişerken içine kalan yada yırtılmış pazı yapraklarını da doğrayıp ekleyebilirsiniz.


Hem besleyici hem lezzetli hem de ekonomik bir ikili oldu benim için, yanında yoğurtla benim için mükemmel bir öğün :)


Bu çorbayı bazen içine nohut ekleyerek de yapıyorum, denemenizi mutlaka öneriyorum.
Umut da yumuşak ve bol taneli bir çorba olduğu için çok severek yiyor.
Afiyet olsun şimdiden.


Akşama pazardan bayıla bayıla aldığım tazecik yeşilliklerle mercimek köftesi yapacağım, yanına da bir ayran yaptım mı oh miss:)
Fotoğraflarım onu da:)





21 Haziran, 2015

Saç Mezoterapim :)

Saçlarım genetik yatkınlıkla da hep zayıftı benim, düz ve incetelli olduğu için son birkaç seneye kadar kısacık kestirirdim ki daha hacimli görünürdü öyle zamanlarda ancak kemoterapi sonrası zaten çok olmayan saçlarım neredeyse tamamen dökülünce, yıllarca saçlarıma bakmak bile istemedim.

Ancak diyete başlayıp , yeni görünümüm de benim için yüz güldürücü bir hal alınca, saçlarımı da toparlamaya karar verdim ve soluğu bir dermatologda aldım:)



Bütün kan ve hormon testleri yapıldı, herhangi bir eksiklik yada fazlalık çıkmadı, tam kıvamındaydı tüm değerlerim ve ne yapılabilir? kısmını konuşmaya başladık.
Sonuçta da mezoterepiyi denemeye karar verdik doktorumla, gerçi adı mezo değil mazoterapi olmalı bence o ayrı konu:)

Tam 4 seans boyunca kafama bir sürü iğne yediğim, her bir seansı ortalama yarım saat süren ve acısı elbetteki dayanilabilir boyutta olan bu işlemlerin 4. sü bu haftaydı.
Doktorum 2 de gıda takviyesi verdi saçlarımı toparlamak için, hergün sabahları aldığım bu ilaçlarla birlikte kozmetik olmayan bir şampuan ve günde 1 kez uygulamaya başladığım bir de losyon kullanıyorum şimdi.

İlk 1  seans sonrası saçlarımda bir kıpırdanma görmeyince bir hayal kırıklığına uğramadım dersem yalan söylemiş olurum ama 3.seans sonrası ilk minik saçlarımı görmeye başlamak beni çok mutlu etti:) Yeni saçlarımı mezoterapiye mi aldığım ilaçlara ve şampuanıma mı borçluyum bilemiyorum ama saçlarımı yavaş yavaş hacimli bir halde görmek mutluluk verici oldu açıkçası:)

Bir önceki yazımda kilo vermeme yardımcı olduğunu anlattığım sirkeyi, durulama suyuna ekleyerek saçlarımda da kullandım ve parlaklık verdiğini gördüm, yıkama sonrası koku kesinlikle kalmıyor bu arada, merak edenler için:)




17 Haziran, 2015

Elma Sirkesi ve diyet



Elma sirkesi tek başına oldukça sağlıklı olduğu gibi kilo kaybı konusunda da bana oldukça yardımcı oldu. Denediğim için bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum zira kilo vermemi kolaylaştıran şeyleri tam anlayabilmek için kullandıklarıma 15-20 gün ara vererek sonuçları gözlemledim bir bakıma.

Sirke;
Siğiller de dahil olmak üzere mide bulantısı, baş ağrısı gibi rahatsızlıklara da yardımcı, tabii kronik bir rahatsızlığınız varsa ve tıbbi tedavi görmeniz gerekiyor yada görüyorsanız elbetteki o ayrı, ben günlük olabilecek şeylerden söz ediyorum.

Her sabah ve akşam bir bardak suyun içine 1 yemek kaşığı ekledim ve içtim.
Ayrıca salatalarımda da eskiden ara ara kullandığım halde diyet süresince her salataya ekledim.

Her bünyede aynı etkiyi gösterip göstermeyeceğini elbette kesin olarak bilmiyorum ve sadece deneyimimi paylaşıyorum ancak doğal olduğu için , çok özel bir mide rahatsızlığınız yok ise fayda göstereceğini düşünüyorum sizde de.

Opsiyonel olarak az miktarda bal eklenebilir, bazı arkadaşlarım limon da damlatıyorlardı ama ben sirkenin tadını zaten sevdiğim için birşey karıştırmadan içmekte zorlanmadım.

Belli bir süre deneyebilir kendi vücudunuzdaki tepkiyi daha rahat gözlemleyebilirsiniz, sirke içmeyi çok sevmiyorsanız başta 1 çorba kaşığı değil 1 tatlı kaşığı da ekleyebilirsiniz, birkaç gün alıştıktan sonra miktarı arttırabilirsiniz.

Tekrar belirtmekte fayda görüyorum, bu yazı ve diğer diyet yolculuğu yazılarımda belirttiğim konular tamamen şahsi fikrimdir ve uygulayıp uygulamamak size kalmıştır.

Sirke içip sirke satmayan bir suratla yeni görüntümüze merhaba demek güzel olacak sanırım:)



14 Haziran, 2015

Beyaz Çay...

Diyet yapmaya başladıktan sonra metabolizmayı hızlandıran yiyecek/içecekleri çok araştırma şansım oldu, algıda seçicilik sanırım ama ne yiyip ne içtiğine daha bir dikkat ediyor insan bu dönemlerde.

Tam bir siyah çay tutkunu olarak, diyet süresinde yeşil da içtim ancak oldum olası sevmemişimdir tadını, bana hep bitki çayı tadı verir ama metabolizma hızlandırıcı etkisini öğrendikten sonra düzenli olarak günde 2 fincan içtim her gün.

O sırada beyaz çayla tanıştım.




Gerçi Çaykur'da beyaz çay satıyor sitesinde ama araştırınca Dünyada sadece 2 yerde yetiştiğini okudum, kafam daha bir karıştı ama yapacak birşey yok, Çaykur'unki de beyaz çay olmasa beyaz demezlerdi herhalde:) Üstelik oldukça da pahalı.

Çin'in Fujian Bölgesinde ve Sri Lanka'nın bazı bölgelerinde yetişiyormuş orijinal beyaz çay, yılda iki kez Nisan ve Eylül aylarında çok kısa süren bir toplama işlemi varmış ve çay toplayıcıların steril olması istenmekteymiş zira beyaz çayın kalitesini toplama sırasında bile sinebilecek olan soğan, sarımsak ve alkol kokuları düşürdüğü için çok dikkat ediliyormuş.



İşte bu kadar az ve kıymetli olan beyaz çay bir tarafta, Doğadan'ın portakal çiçeği beyaz çay adı altında sunduğu çayın da yer aldığı çaylar bir tarafta.
Pek çok spesifik lezzet durağında da beyaz çay çeşitleri satılıyor, tatmanıza da izin veriyorlar satın almadan önce.

Tam bu kulvarda değerlendirmesem bile, Doğadan'ın portakal çiçeği -Beyaz Çay'ının tadını son derece yumuşak buldum ve kokusunu da çok sevdim:)

Diyet süresince;
her sabah kahvaltıyla birlikte ve akşam 1 fincan yeşil çay,
akşam yemeği sonrası da beyaz çay içtim.
Ayda bir kez de 4 günlük demeleme kabuk tarçın çayı kürü yaptım.Tarçın da oldukça şifalı ve metabolizmayı hızlandırdığı da biliniyor.



Demleme tarçın çayı için kabuk yada çubuk tarçın kullanabiliyorsunuz.
Kaynatmamanız gerekiyor, yani üzerine kaynar su ekleyerek 3-5 dakika demlemeniz kafi.
İçine karanfil atabilir ve az miktarda bal ile tatlandırabilirsiniz.

Bitki çaylarını kürler halinde kullanmakta fayda olduğunu , hatırlatmak istiyorum tekrar.
Ben faydalarını çok gördüm, umarım hepinize de faydalı olurlar:)




11 Haziran, 2015

veeee 20.kilom gitti:)

Epeydir yeni yazı paylaşamadım.

Günümün yarısını sporla, diyetle geçirince tempo nefes aldırmadı...
Bugün nihayet 15. kilomun eksildiğini gördüm tartıda:)
Yorulduklarıma, mahrumiyetlerime değen beni çok mutlu eden bir sonuç oldu..
Nisan başından bugüne 15 kg, 1 yıl önceki kilomla aradaki fark da 20 oldu böylece.



Hala 5 kg vermek istiyorum, uzun süredir beni görmeyeneler çok şaırıyor ve "bu kadar yeter verme artık "diyorlar ama 5 kg daha vermemin iyi olacağını söylüyor diyetisyenim de.
Yavaş çalışan metabolizmama inat bu sonucu almak, inanılmaz oldu benim için..

Diyete devam, eklenenlerle birlikte tabii..
Hayatıma alkali su girdi, elma sirkesi girdi, yoğun baharatlar girdi ve sonuç çok keyifli oldu.
Şimdi dilediğim herşeyi giyebilmenin, yıllardır unuttuğum keyfini yaşıyorum.

Zira yemek yemekten değil, yaşımdan yılllar yıllar ileride çalışan metabolizmam, olmayan ostrejenim ve geçirdiğim operasyonlar sonucu yavaşlayan vücuduma meydan okumak oldu adeta..

Beynin de vücudun da alışınca daha fazlasını yemek istemiyorsun zamanla, çabuk doyuyor ve herşeyden önce çektiklerini hatırlayarak doymadan kalkıyorsun masadan..

Her şart ve koşulda; saçlarım, kaşlarım, kirpiklerim tamamen döküldüğünde, ellerimde atellerle gezerken, ameliyat izlerimi örten geniş kıyafetlerimle gezerken de bana hep aşkla ve dünyanın en güzel kadını gibi bakan eşimin, mutluluğu da tarifsiz...Onun için de çok seviniyorum zira mutsuzluğumdan mutsuzluk duyarak yaşadığı çaresizliğini gördükçe hep üzülürdüm, oysa şimdi bahardaki kuşlar gibi 24 saat aşkını şakıyarak dolaşmasına kahkahalar atarak cevap veriyorum elimde olmadan:)



Lütfen, vazgeçmeyin..
Ben bile başardığıma göre, sizin için çok daha kolay olacaktır, lütfen sormak istediğiniz birşey olursa sorun, öyle çok araştırdım, okudum, öğrendim ki belki bir faydam da dokunur birilerine...

Şimdi yürüyüş zamanı, havalar ısınmadan kalan 5 kg ı da vererek noktayı koymak istiyorum.
Buralardayım....

22 Nisan, 2015

Doğru bilinen yanlışlar ve diyet tavuk:)

Makarna, ekmek, pilav gibi karbonhidrat içeren gıdalar genellikle diyet dışında tutulmaya çalışılıyor, bu benim de sıklıkla yaptığım bir hataydı ancak araştırdıkça ve diyetisyenimle konuştukça anlıyorum ki; bunları kesmek vücudun alacağı doğru enerjiyi de kesmek demek oluyor, yoksunluk durumunda vücut enerjiyi karaciğer ve kaslardan glikojen alarak kullanıyor, yağ dokumuz nur topu gibi yerinde kalıyor.
Dengeli ve yeterli şekilde karbonhidrat almak da gerektiği için, öğünlerde 1 dilim çavdar/kepek/buğday ekmeğim mutlaka var.

Son dönemde moda olan protein ağırlıklı diyetler vücudumuzun proteini sindirmek için çok fazla enerji harcamasından dolayı zayıflamayı sağlıyor ancak kroner kalp rahatsızlıkları ve kan yağlarındaki yükselmeyi, gut hastalığını, proteini vücuttan atmak için yorulan böbreklerde deformasyonu hatta kemiklerden alınan kalsiyum nedeniyle kemik erimesini de beraberinde getirme riskleri taşıyor. Kısa süreli zayıflanılsa bile bir takım hastalıklar bırakabiliyor geride...

Sabahları aç karnına limonlu su içen bir kesim de var hali hazırda ancak bunda da sıkıntı şu ki; limon bağırsakları çalıştırıyor ancak ılık suyun yada limonlu suyun zayıflamaya direkt bir etkisi yok.

Sauna da ter atmanın da tabi..
Kaslarda rahatlamaya, gevşemeye neden olarak iyi geldiği bir gerçek ama orada kaybedilen sadece su ve çıktığınızda içeceğiniz 2 bardak su ile tekrar yerine kolaylıkla konabilir bu ağırlık.
Saunayı gözeneklerimizi açmak, rahatlamak için girmek daha güzel bence:)

Maydanoz suyu da benzer bir liste örneği.
Bir zamanlar Gülben Ergen'le anılırdı hep, maydanozu kaynatıp içtiğini ve kilo vermesine yardımcı olduğunu söylerdi ama bilinen şu ki maydanoz iyi bir vitamin kaynağı ama kilo kaybettirmedeki tek fonksiyonu iyi bir  idrar söktürücü olması..
Ödem şikayeti olanların kullanması doğru olabilir ancak maydanoz suyunun zayıflattığına dair bir pozitif veri yok maalesef.

Aklıma geldikçe yazıyorum kendimin de doğru bildiği yanlışlar çoğu aslında:)

Bir dönemde yürüyüşe yada spora giderken vücuduna naylon saranlar vardı, sauna ile aynı mantık aslında, ter atarak kaybedilen svıyı zayıflama olarak görmek durumu, oysa spor yaparken yada yürüyüşe giderken vücuda naylon sarmak gibi yanlışlar doku zedelenmesine bile neden olabiliyor...

Aç karnına spor yapmak -ki doğru zamanı yemekten 1,5-2 saat sonrası-
Kilo vermemek için çook az yemek yemek,
Daha az yemek için yemeğe çorba ile başlamak,
Mucize diyetlere inanıp üstelik sıklıkla tekrar etmek--yoyo-

çok bilinen yanlışlar da aynı zamanda.

Kısa zamanda çok kilo vermek istediğimizde , doktor tavsiyesi olmadan bitkisel bile olsa çeşitli takviyeler kullanmak ve çok çok düşük kalorili diyetlerle aç yaşamak aslında hataların en büyüğü, çünkü bıraktığımız anda fazlasını hoop yeniden alıyoruz, üstelik bu durum metabolizmamızın dengesini de bozarak her seferinde daha zor kilo vermemize neden oluyor...

Başlarken..
Mutlaka kilo almamıza neden olan durum sadece fazla kalori alımına mı bağlı yoksa şişmanlığa neden olan metabolik bir hastalığımız mı var bakılması lazım, sonuca göre de bu kontrolün neticesi pozitifse tıbbi tedavisine, yemeye bağlıysa da sağlıklı, dengeli bir diyete ihtiyacımız var..

Bu konuda çok fazla okumaya, not almaya başladım çünkü durup durup diyet yapmaya hiç niyetim yok artık, dönemsel bir zayıflama değil, yaşam boyu prensibim olacak bir yaşam şekli oluşturmaya çalışıyorum şimdi, belki mucize diyetlere göre daha yavaş ama daha kalıcı bir şekilde:)

Bir sonraki aşama diyet aşamaları.
Bakalım neler yapıyor diyet yapıyoruz diyet yapmadan önce ve diyet hazırlığında:)

Neyse, bugün
yağsız tavuk,
yeşil salata
1 bardak ayran
1 dilim tam buğday ekmeği

vardı diyetimde.





Dün eşime ve oğluma yaptığım tavuk yemeği için yarısını kullandığım 2 parça tavuk göğsünü , dün buzu tam çözülmeden ortasından kesmiş sonra da merdane ile inceltmiştim.

Hiç yağ yada su eklemediğim tavaya yerleştirdiğim tavuk göğüslerini kendi suyunu salıp yeniden çekene kadar kendi suyunda pişirdim, tavuklar ince olduğu için kolay yumuşadılar:) Tavaya 1 çorba kaşığı zeytinyağı ekledim ve 1-2 dakika çevirdim.

Akla gelen pekçok yeşillikle de salatamı hazırlayıp 1 yemek kaşığı zeytinyağı, tuz ve nar ekşisi ekledim. Fotoğraftaki salata miktarı evin her 3 ferdi için tabi:)

Yazdan yaptığım domates sosunu minik tavada biraz soteleyip içine fesleğen ekledim ve tavuğun yanına sos olarak ekledim.





Diyet yemekleri konusunu çok sevdim. Bir yemeği az kaloriyle nasıl hazırlarımı düşünmek eğlenceli:) Yemeklerin çok yağ/yağlı lezzetler eklenmeden de lezzetlendirilebileceğini keşfetmeyi sevdim sanırım.

Yarın semizotu var:)

20 Nisan, 2015

Diyet Alışverişi ve Nohutlu pırasa

Bugün alışverişimi de yaptım:)

Kahvaltımı listeye göre yapıp evimi de şöyle bir toparlayıp havalandırdıktan sonra, elimde diyetisyenimin verdiği listeden işaretlediklerimle süpermarketin yolunu tuttum, pazara da uğramak lazım aslında da, nerdeeee. Cuma günü semt pazarımız, şimdilik markette satılanların tazelerini bulmakla yetindim.

Sabah kahvaltıları birbirine çok yakın..
50 gr kadar peynir var, sağolsun diyetisyenin az yağlı peynir diye tutturmadı "diyet mutsuz olarak yapılmaz"diyor, güzel fikir :)

Kendime az az farklı peynirlerden aldım , peynir uzun süre bekleyebilen bir gıda değil, 100 er gramlık minik paketlerden farklı çeşitlerden aldım.

Siyah ve yeşil zeytin, yumurta farklı günlerde kahvaltıya ekleniyor.
Domates, salatalık , maydanoz, roka, biber ise kahvaltının değişmeyenleri.

Kolay kısım kahvaltılık oldu. Ara öğünler de kolay oldu aslında; biraz kuru kayısı, biraz ceviz , biraz fındık, biraz kavrulmamış tuzsuz badem, kuru üzüm aldım..Umut da bunları çok sevdiği için ikimizi de düşündüm alırken.

Öğle ve akşam yemeklerinde tavuk, köfte, balık ve sebze var. Bakliyatlar da eklenmiş bazı günlere, bakliyatları ve tavuğu evden ayarlayacağımı hesap ederek biraz yağsız kıyma aldım, balık olan günlerde bakacağız artık duruma, Beykoz balığı kolay bulabildiğimiz bir yer, balık günü taze alırım diye düşündüm.

Meyve olarak da armut, elma, kivi, portakal eklenmiş listeye. Sadece 1 gün 1/2 muz vardı, Umut'unkilerden yarım alırım artık :)

Eve dönmeden D&R'a uğrayıp bir de dvd aldım, hoplayıp zıplamak da lazım dimi ama, günde yarım saat de yürüyüşüm var:)

İşim zor ama ilk ölçümde metabolizma yaşım 53 çıktı iyi mi, nasıl 13 yaş önde gidersin hain kurt deyip yakalayacağım o arkadaşı:)

Haziran'da onkoloğumla da yıllık randevum var, inşallah o vakte kadar herşey yolunda gider o testlerin sonucu da temiz gelir ve ben hem kilolarımı hem sevimsiz hasta hücrelerimin hepiciğini geride bırakmış olurum :)

Marketten döner dönmez ara öğün olan 10 adet fındığımı yedim.
Hem besleyici hem de sert yapısı nedeniyle uzun süre çiğneme gerektirdiğinden çok şey yemiş gibi hissettiriyor meret.

Öğle yemeğimde "bakliyat eklenmiş sebze yemeği "var.
Oldukça açık uçlu:)
"yaratıcılığını kullan "dedi Eda Hanım "miktarda belirtmiyorum sen doyduğunda yememeyi öğrenmelisin, teraziyle gezecek halin yok ya" diyor, sevdim ben bu kızcağızı:)

Ben de nohutlu pırasa yapacağım şimdi.
Yanında 1 dilim çavdar ekmeği ve 1 kase cacık var.
Pırasayı alışılagelmiş pirinçli şeklinden farklı denemek ilginç olacak ki zeytinyağlı pırasa yaptığımda lezzetini veren o olduğu için bol sızma yağ da kullanan ben için hele de:)

Pırasa yemeğini pişirip dinlendirirken yarım saatlik yürüyüşümü yapacağım civarda.

Tabi Umut ve eşim az yağlı pırasa yemeğimi yemeyecekleri için onlara da tavuk ve makarna yapacağım. Eşimin yemeklerine baharat eklemeden Umut için ayırıyorum biraz, mutfağa girmişken hepsini birden yapıp çıkayım bari.Baharat demişken acı biber kullanmamı istedi diyetisyenim, acıyı sevmediğim için zor olacak ama baharat karışımıma acı biber de ekleyeceğim.

Her iki yemeği de yaptıktan sonra fotoğraflayıp tarifleri ile ekleyeceğim.
Umarım işinize yarar bir gün.

Su miktarım 1,5-2 litre.
Hava ısınmaya başladığı için işim kolay olacak,

Dolap dolusu otla haşır neşir olmaya gidiyorum şimdi:)



Pırasam pişti.
İşte diyet nohutlu pırasa yemeği :

1 su bardağı haşlanmış nohut
1 çorba kaşığı zeytinyağı
2 sap pırasa
yarım havuç
yarım çay bardağı pilavlık bulgur
1 çay bardağı su
tuz
pul biber
karabiber
arzuya göre limon 

Zeytinyağımızı tenceremize ekliyoruz, ısındıktan sonra çok ince dilimlenmiş havucu atıp biraz soteliyoruz. Ardından pırasalarımızı ekliyoruz. 1 bardak kaynar suyumuzu ekledikten sonra bulgurumuzu da ekliyoruz.tuzunu, biberini ekleyip 5 dakika kadar pırasanın yumuşamasını bekliyoruz, ardından haşlanmış nohutları da ekleyip 1-2 dakika daha tutuyoruz ocakta ve kapatıyoruz altını.
Yanında limonla servis ediyoruz.



Tahminimden çok daha lezzetli bir yemek oldu. Sadece diyet dönemimde değil sonrasında da yapmayı düşüneceğim hatta konuklarıma da ikram etmek isteyeceğim kadar güzel bir lezzet, denemenizi öneriyorum mutlaka.

Bir kase bol naneli cacık eşliğinde:)



Pırasa o kadar çabuk bitti ki arada eşimle Umut'un yemeği de çıkmış oldu.
Onlara da mantarlı, biberli, kremalı bir tavuk ve tereyağlı makarna hazırladım.Aslında tavuğum da çok lezzetli denk düştü ,pratik de olduğu için hemen kısaca ekleyeyim tarifini, bildik ve hep yapılan bir tarif ama birinin işine yarar belki.




2 parça tavuk göğsü
yemeklik doğranmış yarım soğan
3 diş sarımsak
2 çarliston biber
1 tane tatlı kırmızı biber
9-10 adet kültür mantarı
yarım paket krema
baharat karışımı( köri, karabiber,kimyon, kekik, kişniş)
2 yemek kaşığı zeytinyağı

Bu malzemeyle 2-3 kişilik yemek çıkıyor, siz miktarını ona göre arttırabilirsiniz.
Tavuk göğüslerini küp şeklinde doğrayıp ısıttığımız teflon tavamıza alıyoruz, yağsız susuz tavuk kendi suyunu salıp çekene kadar en küçük gözde kısık ateşte pişiriyoruz. Suyunu çektikten sonra zeytinyağımızı ekliyoruz. Soğanı ve sarımsağı ekleyip soğan yumuşayıncaya kadar bekleyip, jülyen doğranmış 2 renkli biberlerimizi de tavamıza alıyoruz, Arada karıştırarak biberler yumuşayıncaya kadar bekliyoruz. Görüntülerden kendini eleveriyor zaten bu pişme:) 
Baharat karışımımızı ve kremamızı ekleyip kapağını kapatarak 10 dakika daha pişirip dinlenmeye alıyoruz.
Size de afiyet olsun diyerek biz soframıza geçelim :)


Diyetimin ilk gününü 1,5 litre su, yarım saat yürüyüş ve 20 dakikalık evde spor çalışmamla tamamlamış bulunmaktayım:) Öğünlerim çok doyurucu olduğu ve aralar da oldukça yeterli geldiği için hiç zorlanmadım ki arada derede ütü yaptım, ev toparladım, banyoyu mutfağı toparladım, Umut Paşa'nın ödevlerini yaptırdım , inşallah bu enerjimi yitirmem kolay kolay:) Yalnız bacaklarımın arkasında hafif bir et kesmesi hissetmiyor değilim :)

2 fincan yeşil çay ve 2 çay bardağı demleme tarçın çayı içtim ek olarak.
Yarın diyetimin 2.gününde buluşalım olur mu:)

19 Nisan, 2015

Yine bahar yine diyet yine ben :)

Başkalarının da öyle olduğunu sanmakla birlikte benim zamanla bir sorunum var anlaşıldı:)

Eğer masanın üzerinde sürekli bir kağıt kalem olmayıp da yapacaklarını not almasam başedemeyeceğim...
Yapanlara hakikatten saygı duyuyorum, işlerini yetiştirebilenler idolüm artık :)

Uzun süredir istediğim çok küçük bir atölye açma  hayalimi hayata geçirmek için uzun süredir aldığım ekonomik tedbirler de yavaş yavaş sonuç verince, güzelleşen havaların desteğinde kendime bir mekan arama işi de sıkışmış oldu araya:)
İstanbul'u çooook iyi bilen biri olarak 1 saat dükkan arıyorsam 3 saat semt ve gidiş yolu araştırıyorum gerçi ama olacak o kadar ne yapalım:)

Havalar güzelleşmeye başlar başlamaz klasik Türk kadını dürtü ve her türlü iç - dış güdüsüyle kilo vermeye başlama zamanını çaldı yine saatler..Nisan Mayıs ayları salınır gönül yayları misali kimi stabil şekilde baharda aşık olur kimi de diyete başlar bakınız şekil a :)

Kilo vermeye karar verdiğimde elbetteki harcadığımdan az kalori aldığımda mis gibi de kilo veriyorum zor olsa da.
Zor kilo vermemin sebebi 4 yıl önce gencecik yaşta girdiğim cerrahi menapoz sonrası metabolizmamın yavaşlaması, spor yapmamam, ekmeği çok sevmem, eşimle akşam yemeğine onun geldiği saatte nispeten geç oturmamız gibi, bildik sebepler...
Ama kaçış için hiçbiri bahane değil, azim lazım azim deyip başladım fizibilite çalışmalarına..

Bir ansiklopedi dolusu bilgi topladım, bir o kadar diyet yemek çeşidi not aldım, farklı farklı diyet ekollerini uzun uzun inceledim ki, bir kere verilsin ve bir daha alınmasın hain kilolar :)

Diyetisyene gitmeden de yapabileceğime inanıyordum ama şu yağ-kas ölçümü, menapoz yaşımın ölçülmesi gibi bana çok gerekli verileri de değerlendirmek adına, kendime bir de diyetisyen buldum :)

İlk randevumuz klasik bir görüşme idi malumunuz.
Kimim, neyim, ne yerim ne içerim vs...
O sabah aç gelmediğim için sonraki haftaya diyeti etkileyecek değerleri görmek adına kan testi yapılmak üzere sözleştik ve ilk listemi alarak çıktım odasından...

Tartı tam 89 kg gösterdiğinde gözlerim boyoz gibi açıldı desem yeridir, ben en son 86 da bırakmıştım oysa onu, ne ara çıktı buralara te Allahım ya....
En son anneme gittiğimdeki pişiler, yüklü bir miktar kısır-ki anlamsız şekilde eklmekle yerim kısırı- içliköfteler, yuvalama çorbaları, kuru patlıcan biber dolması ohh Allahıma bin şükür 3 kilo olarak gelmiş oturmuş söylemesi ayıptır çokca göbeğime az da bulduğu yere:)

Şimdi sabah alışverişimi yapmaya çıkacağım ve başlayacağım yarın itibariyle diyetime...

Hedef boyuma göre;69-70 dedi diyetisyenim, hadi bakalım gidiyoruz:)

Diyeti buraya günlük olarak da aktaracağım, belki derlemek adına birilerinin de işine yarar di mi:)