30 Mayıs, 2013

Yurtdışı gezilerimizin çoğuyla ilgili yazı yazarken genel olarak, ilgi alanım olan  tüm craft-hobi ve kitapçılarda yaptığım alışveriş turlarından ve şehrin bende bıraktığı genel izlenimden söz etmeyi seviyorum.
Neticede bu yazılar benim için tur rehberliği tadı bırakmak için yazılan yazılar değil. Geziler öncesi ben de birçok siteden gittiğimiz ülkenin gezilecek yerleri, dikkat edilmesi gerekenler konularında pek çok siteyi ziyaret ediyor, bolca da yazı okuyorum ama dediğim gibi benim gezi notlarım tamamen yukarıda belirttiğim birkaç temaya dayalı. Zira müzeleri de geziyor, tarihleriyle ilgili görebileceğimiz, bilgi edinebileceğimiz herşeyi de incelemeye çalışıyoruz o süre içinde ama o konularla ilgili çok detaylı, özenli yazılmış yüzlerce, binlerce yazı ve fotoğraf var internette, benimki tamamen amatörce ve çok iddiasız. Bunu belirtmemdeki neden, gezi notları yazılarımdan sonra gelen ve içeriği genel olarak " o şehrin şu şu müzesi yada anıtı var, hiç söz etmemişsiniz, onlardan söz etmeyen gezi notu gezi notu değildir "minvalinde olan birkaç mesajdı, işte tam da belirttiğim bu; ben çalışırken hobi olarak, evde olmaya başladığım dönemde de kısmen işe dönüşen bir şekilde craft ve mutfak konularındaki ilgim etrafında yazmaya çalışıyorum:)

Birbirinin benzeri hep aynı şeyleri yapmaktansa yeni ve farklı şeyler yapmanın temeli yaratıcılıksa önemli bir kısmı da gerekli/ farklı/ şık/işlevsel materyaller bulmak. Bu işlerle uğraşanların çok iyi bildiği gibi, farklı kumaş ve kurdelalardan tutun da, minyatür mutfak eşyalarına, desenli mühürlere, çok farklı şekillerdeki delgeçlere vs vs bu materyallerin sonu yok ve tüm bunları bir arada bulabilmek de oldukça güç.İlk saydıklarımı birinde bulsanız onda cross stitch (çarpı işi) elemanlarını bulamıyorsunuz, onu bulsanız farklı kek kalıpları bulamıyorsunuz. Berlin'de İdee isimli bir mağaza bulmuştum, hangar gibi inanılmaz büyük bir mağazaydı ama fimo, seramik, mozaik, dantel, örgü, scrapbook, dikiş, işlemeler, kukla yapımına kadar herşeyin ana malzemesi aynı dükkanda satılıyordu, bu muhteşem birşeydi ve dükkan dükkan gezmekten yada internetten mağaza arayıp siparişini izlemekten çok daha kolay bir şekilde de bir kapıdan girip herşeyi temin etmenizi sağlayan bir sistem sunuyordu. 4-5 saat geçirmişim içeride farkında olmadan:) Hah işte tam da bu sebeple, yazımın başında belirttiğim gibi benim notlarım hep kurdele renginde, cakepops tadında:)



Umut henüz bizi çok aramadığı, geleyim diye tutturmadığı ve biz yokken sorun çıkarmadığı için bu crafter turları biraz daha devam edecek ama yakında onu 5-8 gün arası sürelerde yalnız bırakıp gidemeyeceğimizi de düşünüyorum o ayrı. Onunla seyahat etmek de şimdilik bizim için zorlayıcı, gündüz düzenli uyumayı sevdiği 13.00-16.00 arası uyuyamadığında çok huysuz, ağlak bir çocuk olabiliyor ve bunu gece uyku saati olan 21.30 a kadar da azim ve istikrarla sürdürebiliyor, hala yemek yemeyi çok sevmiyor ve asıl sorun şu ki günde 6-7 saat yürüdüğümüz oluyor, bunu arabası yanımızda olsa bile  onunla yapabilmek hayalin bile ötesinde. Azıcık büyüse, birlikte gitsek hah işte o zaman herşey çok güzel olacak..

24 Mayıs, 2013

düsseldorf-2

Bu benim şehir olarak çok sevdiğim Düsseldorf ; Almanya'nın Nordrhein-Westfalen Eyaletinin başkenti. Fuarları ,kongre merkezleri oldukça ünlü , bu nedenle sık sık büyük fuarlar düzenleniyor bu kentte ama buna rağmen karmaşası da olmayan bir şehir yada bana sakin geldi bilemiyorum.

Haupbahnhof civarında Türklere ait pek çok işyeri var, bir türk mahallesini andırıyor ilk bakışta. İtalyan isimli bir restoranda yemek yemiştik tabii türk restoranı olduğunu bilmeden, "bari domates çorbası içeriz italyan restoranında" idi mantığımız ama baktık döner, yayla çorbası vs var menüde. Onlardan öğrendik o bölgede çok türk olduğunu. Gerçi Venice Beach'te ve Santa Monica'da bile dönüp de "merhaba" diyenleri görünce bu bünye, çok da şaşırmadık. Hakkaten her yerdeyiz:)

Ren nehri kıyısı çok iyi değerlendirilmiş ve hem şehir halkının hem de turistlerin oldukça rağbet ettiği bir düzenleme yapılmış, kafeler, restoranlar her daim hareketli.
Caddelerinde, sokaklarında Berlin'de yada Köln'de gördüğümüz hıncahınçlık yok ama akşam olup herkes işten çıktığında, (Altstadt) yakın tabirimizle barlar sokağında adım atacak yer olmuyor. Hele bizim kaldığımız 2 akşam da Almanya'nın uluslararası maçları vardı ve her cafe/restorana kurulmuş dev ekranlarda biralarını içip, coşkuyla maç izlemeleri de bana göre çok eğlenceliydi:) Kadınlı erkekli maç izlerken bu kadar eğlenmeleri bana hakkaten enteresan gelmedi de değil hani:) Biz 2 akşam da yemek tercihimizi Arjantin mutfağından yana kullandık ve hiç pişman olmadık, şiddetle önerilir..

Königsallee (Kö) tıpkı Berlin'deki Kurfürstendamm (Ku-dam) gibi, kentin alışveriş caddesi; dünyaca ünlü markalar, pahalı tüm mağazalar orada yani..Ben de merakımdan şöööyle bi dolaştım ama hakkaten sadece dolaştım,çıldırmış bunlar dedim ama içeride alışveriş yapan hatırı sayılır bir kalabalık da vardı, dikkatimden kaçmadı :)
Altstadt, Haupbahnhof, Königsallee biribirlerine yürüme mesafesinde olan yerler, ki bana kalsa orada hep yürüyerek gezilmeli zaten:)
240 metre yüksekliğindeki Tv Kulesini görmek, İspanyol merdivenlerinde oturup , gençlerin coşkulu hallerini izlemek güzeldi. Ren manzaralı çoşkuları, eğlenceleri hakkatten görülmeye değer.

Şehirde 100 den fazla galeri var.Gezmek istediğinizde oldukça geniş seçenekler sunuyor. Goethe Müzesi'ni ve kendi adıyla Üniversite de olan Heinrich Heine Müzesini sizin de görmenizi tavsiye ediyorum bu arada Heinrich Heine Üniversitesi Hukuk dalında oldukça iddialı bir üniversite.

Mutlaka unuttuğum birşeyler olmuştur,yazarım yine.

23 Mayıs, 2013

Düsseldorf-Köln Notları


Eşimin yurtdışı gezilerini seviyorum. O daha en ufak birşey söylemeden benim aklımda kendi gezi planım oluşmuş oluyor bile:) Zira o kaldığı müddetçe oraya gitmesini gerektiren toplantısında oluyor ve ben de o 3-4 gün boyunca , hangi şehirdeysek tek başıma gezip duruyorum:) Bir tek Bosna bizim özel tatil planımız olduğu için orada çalışmadı, onun dışında o hep çalıştı ben hep gezdim:) Umut artık onu bırakıp gitmelerimize tavır yapmaya başladı ama onunla hakkatten zor oluyor babası yanımızda olmayınca:(  "Anneanne yada babaanne hangisi uygun olursa artık. Zaten 4-5 gün" Ama 2. günden başlayarak durmadan "ne yapıyordur acaba" deyip durdum. O bizi hiç aramamış ama eşek sıpası...

Her gezide o kadar çok yürümek zorunda kalıyorum ki gidişimizin 2. günü ayaklarım resmen  sızlamaya başlıyor, döndüğümüz gün ise yorgunluktan bitap düşmüş oluyorum. Yaygın metro ağları, otobüs yada taksiye binip gitmek istediğim yere gitmek elbette seçenek ama sanki metroya vs bindiğimde geçtiğimiz yerlerdeki ara sokakları kaçırmışım gibi geliyor:) Eşim en çok fotoğraf konusunda şaşırır, bu kadar ara sokağı bile dolaşıp neden daha fazla fotoğraflamadığım onu şaşırtıyor ama ben etrafıma o kadar dikkatli bakıyorum ki bazen fotoğraf çekmek aklıma bile gelmiyor:)

Bu seferki toplantıları Solıngen'de. Düsseldorf'ta bir otel ayarladık, ben 3 gün kalacağım,o Solingen'de olacak sonraki 2 günde de birlikte dolaşma imkanımız olacak. Derag Livinghotel, Kirchfeldstrasse üzerinde ve önünde duraklar bile var, yani tam bana göre:) Kahvaltı sonrası çıkıp yürüyüp yürüyüp yorulduğumda önünde inme imkanım olduğunu bilmek iyi geldi:)

Otel toplantı oteli yada uzun süreli iş nedeniyle kullanılan bir otel gibi, gündüz ortada kimseyi de görmüyorsunuz zaten ama akşamları kalabalıklaşıyor. Eşim ilk toplantı günü gider gitmez kalkıp otelin civarını kolaçan ediyorum.Birkaç cadde ileride muhteşem ev dekorasyon ürünleri satan bir mağaza görüyorum , adını şimdi hatırlamamakla beraber bu güzel mağazadaki alışveriş tecrübem kasaya gelip ürünler geçtikten sonra kartımı uzattığım vakit kasiyerin "sadece nakit ödeme aldıklarını, kart olarak da sadece alman bankalarına ait kartları kabul ettiklerini "söylemesiyle kabusa dönüyor.Üzerimdeki nakit paranın tamamına yakınını kasaya bırakıp cicilerimle çıkıyorum ama bu durumda kredi kartını aldığım eşimin parmağının olup olmadığı da aklımdan geçmiyor değil:))

Yakındaki bir pastaneye oturup cebimde kalan parayı sayıp günlere bölüyorum çarçabuk:) Hem canım belki sadece burada böyledir, her mağazada böyle olacak değil ya diyerek başka bir mağazaya yöneliyorum, kağıt ve süsleme ürünleri satan bir mağaza, scrapbook için de , geri kazanım projeleri için de kullanılabilecek süsler,dekopaj için kullanılabilecek hiç görmediğim desenlerde peçeteler, cupcake kalıpları, muhteşem şeyler var burada da, önce geziyorum mağazayı sonra kasiyere sormak geliyor aklıma, iyi ki de sormuşum zira "only cash" bir mağaza daha ! Tüm gördüklerim aklımda kalarak çıkıyorum oradan.Karta bakıyorum, kartta sorun yok, hani yanlış olanı mı verdi diye geliyor aklıma ama yoo NewYork'ta da, Paris'te de ve hatta aynı ülkenin Berlininde de aynı kartı kullandım oysa:(

Neyse otele yakın olan başka bir caddede 3-4 katlı bir kitapçı görüyorum, bari yemek ve craft bölümündeki kitaplara bakayım deyip dalıyorum, birden aklıma yine kartı sormak geliyor,gösteriyorum "ok, kullanabilirsiniz "diyor kasadaki maviş kız, yehooo bari yeni kek tariflerime kavuşayım di mi ya:)Friedrichstrasse üzerindeStern-Verlag, yolu oraya düşen ve kraft-hobi- kek pasta vs tarif kitaplarına meraklı olanlar uğrasın derim.Bir katın neredeyse tamamı bu konulara ayrılmış. Cupcake ve makaron süsleme malzemeleri de buldum orada.

Bazen evin yanındaki AVM deki büyük kitapçıya uğradığımda hani ola ki gelmiştir birşeyler diye bakıyorum ama ya arıcılık, ya tambur onarımı yada sadece takı yapımından oluşan 3-4 kitap oluyor bu bölümde.Arz talep meselesine katılmıyorum , zira 2 hanımdan biri mutlaka evde ama kek, ama pasta süsleme, keçe, işleme vs vs bir konuya ilgili ve meraklı. Pasta kek kitaplarının olduğu bölümde bile 3-4 kitap oluyor ancak, yazacağım birgün bi tane, o olacak:)
Bir yığın kitap alıp çıkıyorum, gece otelde bakacağım yine tariflerine.
Ne yazdım ne yazdım, velhasılı kelam kitap dışında çok verimli bir alışveriş gezisi olmadı ha bir de Köln'deki Nanu Nana dışında. Chakra ve Madam Coco karışımı bir dükkan . Küçük dekorasyon ürünleri,kokular,mumlar vs , satıyorlar. Süslemeler için de çok şık yan ürünler. Benim gibi kraftın her çeşidine meraklı biriyseniz uğrayın derim oraya da...

Bu gezi notlarına sonraki yazıda da devam edeceğim...

Fotoğraflar Düsseldorf-Köln ortak çalışması:)

























Derag Livinghotel'in penceresinden..



Pazar günleri çoluk çocuk parklarda, bahçelerde , bisikletle..


Aşğ.Metal görüntülü  bir bina, teneke yığını gibi görünüyor ama çok güzeldi içi.


Aşağıdaki binaya tırmananlar çok şekerlerdi:)