30 Temmuz, 2013

Londra Notları-1

Efendim ,Londra hakkında hiçbir şey yazmadan önce canhıraş bir şekilde belirtmeliyim ki; çooook pahalı çok:) Adım attığımız andan geri döndüğümüz ana kadar cüzdanımız bayağı bir hafifledi hani:) Gitmek isteyenlere önemle duyurulur, dikkate alınız..

Bu kadar yolculuk yaptık bugüne kadar, Türk Hava Yollarının bu kadar berbat bir uçağı ile hiç uçmamıştık caaanım Londra'ya. Daha kısa yolculuklarda bile televizyonu olan uçaklar varken bu uçakta olmadığı gibi, öndeki yolcuyu resmen kucağımda götürdüm oraya kadar ! Yolculuk bir an önce bitsin diye dua ettim bol bol.
Neyse efendim sağ salim vardık Gatwick Havaalanına, zaten vizeyi alırken meletmişlerdi girerken de en son ne zaman grip olduğumu bile sordu hintli güzel memure:) Orayı da atlatıp 1 saatlik taksi yolculuğuna 97 pound bayılıp otelimizin olduğu canary wharf'a ulaştık. Radisson Blu Edwardian, O2 nin hemen yakınında, nehrin kıyısında, oldukça sakin, güzel bir otel. Eşimin çalıştığı şirketin Londra ofisi Canary Wharf' Bölgesinde olduğu için şirket bu oteli ayarlamış, ulaşımda sorun yaşamadığımız bir bölgeydi ki bu en önemli kıısmıydı benim için. Otele yakın hem otobüs durağı vardı hem de metroya bağlanan trene binebildiğimiz Blackwall istasyonu. İlk gün oyster dedikleri akbilimiz :) olmadığı için merkeze ulaşıp bu kartı haftalık olarak alabilmek için tek gidiş biletlerine 4 küsur pound bayıldık, inanılmazdı:) 4 dakikalık yolculuk 13-14 tl :) Neyse sonunda oyster kartlarımıza kavuştuk ve 25 pound yükleterek 6 gün gezebildik, 4-5 gün kalıp gezeceklere özellikle belirtmek istiyorum bu kart meselesini, dikkate alsınlar..

Öğlen indiğimiz Londra'da, otele giriş yapar yapmaz  öncelikle eşimin yine yanına almayı unuttuğu ve telefonu için gerekli olan şu priz uyum adaptörünü bulmak için çıktık, çok az yürüdükten sonra Waitrose  zincirinin bir mağazasını bulduk, hem prizini aldık hem de mağazayı şöyle bir dolaştık, çok katlı bu mağazanın ev eşyası bölümünde aklımın yarısından fazlası kalmış bir şekilde çıktık, biraz da civarda dolaşmak için kafelerin olduğu bölüme yöneldik. Birer de sigara yakıp yürümeye başladık ki hemen hemen tüm duvarlarda "bu bölge sigarasız bölgedir"yazıları gördük:) Kanary Wharf tamamen sigara içilmeyen bir bölgeymiş, bereket ki herhangi bir uyarıya gerek kalmadan uyandık:) 2-3 gün çalışacak olan eşimin öğleden sonrasını da değerlendirebilmek için St.James Parkı, Buckingham Sarayı, London Eye, Başbakanlık Ofisi, Covent Garden, Picadilly Circus, Oxford Circus turu yaptık hızlıca. Hızlıca diyorum çünkü benim geriye 3-4 günüm olduğu için keşif çalışması gibi birşey oldu benim için:)

Gezip gezip yorulduktan sonra Angus Steak House'da karar kıldık ama kılmaz olaydık:) Eşimin şikayeti olmadı ama ben iyi pişmesini belirttiğim halde içi tamamen pembe ve pişmemiş olan eti yiyemedim, 65 pound gelen hesap ise yemediğim yemek için beni aldı aldı yerlere vurdu:)) Yanında sadece yarım domates ve 2 yaprak maruldan oluşan garnitürü , sevimsiz garsonu sonrası bir de hesap ödenirken masaya gelip "ne kadar servis ücreti ödemek istersiniz?"diye sormazlar mı delireyazdım, ben önermiyorum ama karar sizin tabii.Neyse ki otele yakın Mc Donalds vardı ve kurtarıcım oldu o akşam.
Yorgunluktan bitmiş halde otele dönüp saat farkı nedeniyle de aslında Londra için errrkenden uyuduk:)
Aşağıda ilk günün fotoğrafları var, ertesi gün de benim kendi gezi notlarım olacak:)




























10 Temmuz, 2013

Yunanistan

Ben susayım fotoğraflar konuşsun..
Ne kadar benzediğimizi fotoğraflar anlatsın...