Akşam da China Town turu yaptım, o ne kalabalık Allah'ım:) Dünyaya yayıldıkları yetmezmiş gibi harbiden kendilerine bir şehir kurmuşlar orada.Kente gelenler de oraya ziyaret edince 1 saatliğine çekik gözlülerin ülkesini ziyaret etmişim hissine kapıldım hakkatten de:) Nasıl renkli bir dünya..
Bu arada otele dönmeden Mc Donalds ziyaret etmeyi düşünürken aklıma fishandchips yemek geldi , ortalama bir balığa eşlik eden iri patatesleri yanındaki tarator benzeri sosla servis yaptıkları bir yemek, oldukça doyurucu ve farklı, öneriyorum aklınızda bulunsun hani.
Ve benim son günüme de NottingHill , Marylebone , Hyde Park kaldı. Sabah erkenden kalkıp kendimi parka attım, bol bol fotoğraflayıp sincap besledim, çimlerde yalınayak dolaştım, göz alabildiğine bir yeşilliğin içinde dolaşıp durdum:) Nottinghill meşhur filminden aklımda kalmıştı ve mutlaka görmek istiyordum, yokuşlarını görünce bi vazgeçesim geldi ama dolaştım yine de:) Marylebone'a ise sırf Baker Street için gittim, bir yaz boyu kitap bulamadığım bir dönemde Sherlock Holmes serisini almış, Baker Street'le koca bir yazı geçirince mutlaka gidip göreceğim demiştim:) Sherlock Holmes Müzesine'de gittim gitmişken , adamın -doğal olarak- hiç yaşamadığı bir evi yaşamış gibi dekore etmişler, o ne kuyruk Tanrım, keyifliydi yine de:) Kitaplarında arada bir uğradığını belirttiği birahane de adam kadar tanınıyor ve gelenler bir de oraya uğruyor:)
Oldukça yorulduğum son gün sonrası yarına Hamleys alışverişi kaldı, oradan da Gatwick, sonra da İstanbul...
Oldukça güzel ve canlı bu kentten aklımda o kadar fazla şey kaldı ki ama iş yazmaya gelince pek birşey gelmedi nedense, ben susayım birkaç da fotoğraf anlatsın, inşallah tekrar gitmek nesip olur bir gün:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder